Genel olarak işitme yetersizliği; bireyin işitme testinden aldığı sonuçların normal işitme sınırlarından belirli derece farklılık göstermesi, bireyin dil kazanımını engellemesi ve
kişinin gerekli düzeltmelere rağmen gelişim, uyum ve iletişimdeki görevlerini yerine getirememesi şeklinde tanımlanabilir.

 

İşitme Yetersizliğinin Nedenleri Nelerdir?

İşitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir.

İşitme engelinin nedenlerini doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak sınıflandırabiliriz.
Doğum Öncesi Nedenler:

  • Hamilelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyon veya hastalık (özellikle kızamıkcık, kabakulak, sarılık …)
  • Hamilelik döneminde annenin röntgen çektirmesi
  • Hamilelik döneminde annenin ototoksik ilaç ve alkol kullanımı
  • Hamilelik döneminde geçirilen kazalar
  • Kan uyuşmazlığı
  • Genetik faktörler
  • Akraba evliliği

Doğum Anı Nedenler:

  • Doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlar (kordon dolanması, oksijensiz kalma …)
  • Düşük doğum ağırlığı
  • Erken doğum
  • Bebekte kan değişimini gerektiren sarılık
  • Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenme

Doğum Sonrası Nedenler:

  • Orta veya iç kulak yapılarında zedelenme
  • Çocukluk hastalıkları (havale, menenjit, kızamıkcık, kızıl…)
  • 3 aydan fazla süren kronik orta kulak iltihabı (otit)
  • Çocukluk yaralanmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya kulaklara şiddetli darbe, çok yüksek sese maruz kalma ve zarar verecek şekilde kulağa sokulan cisimler)

Bunlara rağmen işitme yetersizliğinin nedeninin bilinemediği durumlar da vardır.

 

İşitme Engellilerin Dil ve Konuşma Özellikleri

Konuşma becerisi çok erken yaşlarda kazanılmaya başlamaktadır. Konuşmanın kazanılması sürecinde, dile ait kuralların tümünün öğrenilmesi gerekmektedir. Çocuk dünyaya geldiği andan itibaren bu öğrenme süreci başlamış demektir. Ancak işitme yetersizliği gibi çeşitli durumlar, hastalıklar ya da çevresel yoksunluk yüzünden dil öğreniminde zorluklar yaşanabilir.

Normal gelişim gösteren çocukta işitme başlangıçtan itibaren etkindir. Çocuk sesin farkındadır ve yakın çevresindeki insanların çıkardıkları her türlü ses onun için belli anlamlar ifade eder. İşitme duyusu sayesinde çocuk aynı zamanda seslerin kaynağını dinleyip arar, konuşmalara karşılık verir, duyduğu sesleri taklit eder, ritmik ve kontrollü sesler kullanmaya başlar. Sözcük dağarcığı gelişir, yaptığı hataları dinleyerek düzeltebilir. İşitme yolu ile kazanılan bu beceriler sayesinde çocuk, iletişim için gerekli dili kazanır . İşitsel girdiden yoksun olan ve işiten akranları ile benzer işitsel deneyimleri yaşayamayan işitme engelli çocukta, bu durum daha farklı gelişir. İşitme engelli çocuklar hayatın ilk yıllarında konuşma dilini kazanırken işiten akranlarına çok benzer bir gelişim sergilerler. Ancak başlangıçta ürettikleri sesler zaman içinde azalma eğilimi gösterir, taklitler ortadan kalkar, ses üretimleri hem niteliksel hem de niceliksel olarak farklılaşır. İşiten çocuklar gibi rastlantısal öğrenmeleri gerçekleştiremezler ve dil gelişimleri etkilenir. İşitme girdisinden yoksun olmak, işitme engellilerin dil ve konuşmalarında hem segmental (parçasal) hem de suprasegmental (bütünsel / parçalar üstü) sorunlarla kendini gösterir.

Ünlü ve ünsüzlerin üretimindeki çarpıklıklar, seslerin birbirleri yerine kullanımı, hatalı kullanımı veya atılması, sesleri bir araya getirmede yaşanan problemler işitme engelli bireylerin konuşmalarında rastlanan artikülasyon hatalarıdır. Bununla birlikte bütünsel özellikler açısından zaman kontrolünün yetersiz olduğu, bunun konuşmalarının yavaş ve zahmetli algılanmasına sebep olduğu seslerinin titizliğini ayarlayamadıkları, tizliği gereksiz ve uygunsuz olarak değiştirdikleri ve süre ve ritim ile ilgili problemler yaşadıkları gözlenmektedir. Bütün bunlara bağlı olarak da dilin sentaks ve morfoloji gibi
diğer yapısal bileşenlerinde de zorluklar görülür.

Sohbeti Başlat
Whatsapp'tan Bilgi Alın
Merhabalar Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?